İçindekiler
Ametaller oda sıcaklığında hangi haldedir?
Ametaller, kimyasal elementlerin bir sınıfıdır ve oda sıcaklığında bazı hallerde bulunabilirler. Oda sıcaklığı yaklaşık 25 derece Celcius olduğu için, birçok ametaller bu sıcaklıkta katı veya gaz halde olurken, bazıları sıvı halde bulunur. Bu makalede, ametallerin oda sıcaklığında hangi hallerde bulunduğunu ve bu durumun nedenini açıklayacağız.
Oksijen (O), hidrojen (H), azot (N), flor (F), neon (Ne), helyum (He), kripton (Kr), xenon (Xe) ve radon (Rn) gibi ametaller, oda sıcaklığında farklı hallerde bulunabilirler. Oksijen ve azot, havanın bileşenleri olduğu için, oda sıcaklığında genellikle gaz halinde bulunurlar. Hidrojen de oda sıcaklığında gaz halinde bulunan bir ametalden biridir.
Flor, neon, helyum, kripton, xenon ve radon ise oda sıcaklığında farklı hallerde bulunur. Flor, gaz halinde bulunurken, neon, helyum ve kripton, tamamen gaz halindedir. Xenon ve radon ise oda sıcaklığında sıvı ve gaz halinde bulunabilen ametallerdendir.
Ametallerin farklı hallerde bulunmalarının nedeni, moleküllerinin birbirlerine olan bağlılığıdır. Bu moleküllerin bağlılık şekli, her ametalin farklı bir halde bulunmasına neden olur. Örneğin, hidrojen gaz halinde bulunurken, molekülleri tek atomlardan oluşur ve bu atomlar birbirlerine zayıf Van der Waals kuvvetleri ile bağlıdır. Flor ise diatomik bir moleküle sahip olduğu için gaz halinde bulunur ve molekülleri birbirine kovalent bağlarla bağlıdır.
Ayrıca, sıcaklık, basınç ve nem de ametallerin hallerini etkileyebilir. Örneğin, radon, yüksek basınç altında katı hale gelebilirken, helyum, düşük sıcaklık altında sıvı hale gelebilir. Ayrıca, neme maruz kaldığında, oda sıcaklığında katı halde bulunan diğer ametaller de sıvı hale dönüşebilir.
Kendi aralarında bileşik oluşturmayan elementler
Kendi aralarında bileşik oluşturmayan elementler, kimya biliminde ametaller olarak bilinir. Ametaller, bir diğer adıyla “soy gazlar” olarak da bilinirler ve doğada tek atom halinde bulunurlar. Bu makalede, ametallerin özellikleri, doğal olarak nerede bulundukları, ve diğer elementlerden nasıl ayrıldıkları incelenecektir.
Ametaller, atomlarının elektron dizilimi sebebiyle diğer elementlerle çok az tepkimeye girerler. Bu nedenle, doğada nadir olarak bulunurlar ve gaz halinde bulunurlar. İlk olarak, 1894 yılında İngiliz bilim insanı Sir William Ramsay tarafından keşfedildiler. Sir William Ramsay, kripton, neon, argon, helyum ve radon elementlerinin ametaller olduğunu keşfetti.
Ametallerin diğer elementlerden ayırt edici özelliklerinden biri, atomlarının tamamen dolu bir dış yörüngeye sahip olmalarıdır. Bu, diğer elementlerin aksine, ametallerin başka atomlarla bağ yapmalarını neredeyse imkansız hale getirir. Bu özellikleri nedeniyle, ametaller doğada yalnızca serbest element olarak bulunurlar.
Ametallerin kullanımı, diğer elementlere göre oldukça sınırlıdır. Ancak helyum, balonların dolgusu için ve neon, reklam panoları için kullanılır. Kripton ve argon, sıcaklığı düşürmek için kullanılan soğutucuların yapımında kullanılır. Radon, radyoaktif bir gazdır ve sağlık açısından riskli olduğu için, kullanımı oldukça sınırlıdır.
Ametallerin bilinen en önemli özellikleri arasında elektrik yalıtımı ve saydamlık sayılabilir. Helyum, hidrojen gibi diğer gazlarla karşılaştırıldığında, elektrik akımını çok daha iyi iletir. Kripton ve argon, saydam olduklarından, ışıkla çalışan cihazlarda kullanılabilir.
Sonuç olarak, ametaller, doğada nadir olarak bulunan, diğer elementlerle çok az tepkimeye giren ve tek atom halinde gaz formunda bulunan elementlerdir. Yüksek elektrik yalıtımı ve saydamlık özellikleri ile bilinirler. Bu makalede, ametallerin özellikleri, doğal olarak nerede bulundukları ve diğer elementlerden nasıl ayrıldıkları ele alındı.
Elmanın kararması fiziksel mi kimyasal mı?
Elmanın kararması, çoğumuzun evde bulundurduğu meyveler arasında en sık karşılaşılan sorunlardan biridir. Yıllardır bu sorunun neyden kaynaklandığına dair pek çok farklı teori öne sürüldü. Kimileri elmanın kararmasının fiziksel nedenlerden kaynaklandığını düşünürken, kimileri de bunun kimyasal nedenlerle ilgili olduğunu savunuyor. Peki gerçekten neyden kaynaklanıyor?
Elmanın kararmasının nedenleri arasında birincil olarak polifenol oksidaz enzimi gösterilir. Bu enzim, elmada bulunan polifenollerle tepkimeye girerek melanin adı verilen bir pigmentin üretimine yol açar. Melanin, elmanın renginin koyulaşmasına ve kararmasına neden olur. Bu nedenle, elma dilimlerinin kesilmesi veya ezilmesi gibi durumlarda daha fazla yüzey alanı açığa çıkar ve enzim daha fazla polifenolü okside edebilir. Aynı şekilde, elmanın çürümesi de bu enzimin etkisine bağlıdır.
Fiziksel nedenlerden biri ise oksidasyondur. Elma dilimleri oksijenle temas ettiklerinde, oksijen molekülleri polifenollerle tepkimeye girer ve yine melanin pigmentinin oluşumuna neden olur. Bu nedenle, kesilmiş veya ezilmiş elma dilimleri daha hızlı kararabilir.
Elmanın kararmasını önlemenin birçok yolu vardır. Öncelikle, polifenol oksidaz enziminin etkisini azaltmak için elmayı limon suyu gibi bir asitliğe sahip bir sıvıya batırmak etkili olabilir. Limon suyu, polifenol oksidaz enziminin aktivitesini engeller ve böylece elmanın kararmasını önler.
Ayrıca, elmayı hava ile temas ettirmemek de kararmayı önlemeye yardımcı olabilir. Elma dilimleri kesildikten sonra hemen kullanmak veya vakumlu poşetlerde saklamak gibi yöntemler, oksidasyonu önleyerek kararmayı azaltabilir.
Sonuç olarak, elmanın kararması hem fiziksel hem de kimyasal nedenlerden kaynaklanabilir. Polifenol oksidaz enziminin etkisini azaltmak ve hava ile teması önlemek, bu sorunun önlenmesinde etkili olabilir. Ancak, elmanın kararması tamamen engellenemese de, bu durumun tazeliği ve lezzeti etkilemediği unutulmamalıdır.